~~Gazeteci yazar.
Yazar da ne yazar?
İnandığı gerçeği, bildiği doğruyu..
Niçin yazar, nedir yani derdi?
Dert çok..
Genelleyerek söyleyelim. Aydınlanmak için, aydınlatmak için yazar.
Bir işaret fişeği gönderir. Umar ki bir çift göz bu fişeği görecek, işareti anlayacak, yola girecektir.
Kim(ler)i aydınlatır bu yazılar?
Eh işte sen, ben ve onları. En çok da kendisini. Kalbi olan herkesi..
*
Gazeteci yazar.
Yazar da kim(ler) okur yazdıklarını?
Bak bunu sormayacaktın..
Konu çiddileşmeye başladı.
'Okumak'tan bahsediyoruz. Yeryüzünün en ciddi meşguliyetlerinden biri.
Okumak hem de bu devirde.
Ne varmış devirde? Yanlış sual. Şöyle olmalıydı: Devrimizde ne yok ki?
Cevabı biliyorsun ey okuyucu: Herşey!.. İnsanı 'insani olan' hasletlerden uzaklaştırmaya yarayan herşey..
'Herşey'in üzerine konulabilecek bir şey de yok.
Herşey dedik mi orada kal.
Bir tütün yak ve düşün.
Şöyle gözünün önünde resmi geçit yapsın insanın kurdu olan 'herşey'.
*
Gazeteci yazar.
Yazar da kaleminden dökülenlerin hesabını verir mi?
Vermeli.
Önce kendine, sonra okuyucuya.
'Okuyucu hesap sorar' diyorsun yani. Okumakla yetinmez!..
Sorar, sorar. Öyle umuyoruz en azından.
O yazacak sen okuyacaksın.
Okuduğunu anlayacaksın.
Anladığını anlatacaksın.
Yorumlayacaksın.
Ve elbette 'hesap' soracaksın.
Hadi daha da ileri gidelim. Hesap vere(bile)ceksin..
*
Gazeteci yazar.
İnandığı gerçeği yazar, bildiği doğruyu..
Yazdıkları kanatlanır, bir kuş olur uçar gider. Ta ki bir muhatap bulana kadar. Muhatabını bulunca kıymet ve kimlik kazanır.
*
İster yaz, ister oku.
Yazıyorsan kaleminden dökülenleri, okuyorsan okuduğun satırları seni 'tenhalaştıracak', seni 'yoksul'laştıracak, seni uçuruma sürükleyecek olandan uzak tut. Kalbi olana yönel. Çocuklarının boğazından geçen lokmaya dikkat et.
Ne kimseye yandaş ol ne de yandaşa kimse.
'Kimsesizlerin kimsesi' sözünü meydanlarda duymuş olabilirsin. Sen bu sözü kalbinde hisset.
Ağla ve ağlat.
İnsandan yana ol.
Okumaktan, okutmaktan, yazmaktan.
*
Unutma ey yazar, sen de ey okuyucu!
Herşeyi gören bir göz, hesap sorulacak bir gün var.